Beyaz fonda ‘tam tersi’, ya da yumuşakçanın estetiğine dair…
Eszter Salamon’dan ” What a body you have, honey “
Chris Mag
Eszter Salamon’un solosu ilk bakışta, geç kalmış bir minimalizmin ve yapıbozumunun avatarı gibi duruyor. Seyirci salona girdiğinde sahnede, beyaz bir fonun üzerinde beyaz bir yorganın varlığı (bunun dışında bomboş bir dekor), muflon bir kardan adam görüntüsünü andırıyor; cinsiyetten arındırılmış ve hatta yüzü bile olmayan bu kişilik, bedenin iki uçtaki jestlerinin benzerliğiyle, birinden bir diğerine geçiyor; yüzü ve tersinin belirleyici tüm diğer işaretleri dansçının bedenini sarmalayan muflon içinde kayboluyor.
Mutlak bir sessizlik fonunda ağır ağır gösterilen tüm bunlar, bilinen kavramsal engeller nedeniyle biraz yorucu olabilirdi, eğer birdenbire yeni bir boyuta dönüşmemiş olsaydı. Bu kardan adam örtünün altında yavaşça kayarak dönüyor (yüzden mi sırttan mı ne taraftan pek belli olmadan, dolayısıyla da biraz acayip bir biçimde), yerde ilerleyen örtünün altında, garip ve yavaş jestlerden sonra, kardan adamın kabuğunun parçaları azar azar yitmeye başlıyor, önce yukarısı sonra da aşağısı. Çağdaş dansta insan merkezcilik ve morfik bir yapıbozumunu devam ettirirken aynı zamanda da solisti bir yumuşakçaya dönüştürmek ne kadar da ince ayarlı ve muazzam bir fikir!
Gösterinin devamı bu temanın bir varyasyonu şeklinde. Dansçı, örtünün altında bir yumuşakçanın hareket eskizlerini canlandırıyor. Dansçı etrafında yorganı topladığında yumuşak bir daire oluşuyor, tıpkı bir medusanın devasa ağzına benziyor. Soyunmanın yeni bir aşaması: Örtünün altından dansçının bedeni sıyrılıveriyor. İnsana dair şeyler ortaya çıkıyor: bir el, bütün bu beyazlıktan sonra, pespembe! Dansçının insan bedeninin insan merkezciliğine olan karşı duruşunun kanıtı parlak bir biçimde gösteriliyor. Pembe eller ve ayaklar, nihayet sahnede ilerleyen şeyin uç noktalarını temsil ediyor.
Kafatası ve yüzünün bir kısmının perukla örtülü olması ona pek de doğal olmayan bir görüntü atfediyor… Ama dansçının yandan gözüken hareketleri ve sırtı dönük duruşları gülünç bir tür yengecin görünmez bir denizle temasında uzuvlarını hareket ettirmesine benziyor.
Son aşamada, bu « şey » tamamiyle soyunuyor (sadece peruk kalıyor) ve akla şu soru geliyor : dansçı nasıl dişi bir çıplaklığın sahnedeki gücünden kurtulabilecek ? Herşeye rağmen, tersi ve yüzünün anlamını yeniden kırarak bunu başarıyor… « Şey » kabuğuna çekiliyor, örtüden oluşan kabuğunun üzerinde kaybettiği tüm farklı tenleri topluyor. Birkaç jestten sonra, örtüyü ters düz ediyor, altına giriyor ve üstte kalan « tenleri » yutuyor. Ters/düz ilişkisini tersine çeviriyor. Ve çok ama çok yavaşça, örtüyü taşıyarak sahneyi terk ediyor.