Annika Krump, Palma Kunkel Nam-ı Diğer “Lalu” yu Sunar…
Deniz Polat
Christian Morgenstern, 1871-1914, Alman kültüründe az rastlanan bir “nonsense”, anlamsız şiirler üstadı ve performansçımız Annika Krump onun “Galgenlieder” kitapçığından seçtiği şiirleri yorumlayarak düşsel bir atmosfer yaratıyor. İnternet ortamında şiirlerin İngilizce tercümelerini bulmak mümkün, Annika Krump’un yarattığı işse oldukça girift. Nedeni Alman kültürünün tüm birikimini ters yüz ederek günümüze uyarlaması. Onun işinin derinliğini anlamak için Alman eğitiminin ve dilinin kıvrımlarından geçmiş olmak hayli önemli. Tabii ki müzikal kültürünün de… Klasik batı müziğinin temellerini yaratan bu kültür, aynı zamanda acımasız eleştirinin, sinik bir mizah anlayışının ve bunun sahnede ve çağdaş müzikte “sprechstimme” (konuşma sesiyle müzikal oyunlar, olarak tercüme edebilirim) denen bir üslupla işlenişinin de mucidi. Sahne dünyasında iyi bilinen Brecht’in Üç Kuruşluk Opera’sındaki müzikal ve sözel dinamizmi düşünün.
Şiirler, dünya savaşları öncesindeki farklı bir Almanya’nın ürünü ve Morgenstern ressam bir ailede doğmuş, hukuk ve felsefe eğitimi almış bir düşünür her şeyden önce. “Lalu”ya hayat veren Annika Krump ise ilginç kostüm, saç ve makyajından öte yarattığı keskin ve kontrollü sahne karakteri ve bazen saldırgan bazen yumuşacık oluveren güçlü sesi, kullandığı müzik aletleri ile bize sıra dışı bir ses deneyimi yaşatıyor. Krump, klasik Marlene Dietrich vari soğukluk ile Sarah Leander vari sıcaklığı harmanlamış, Alman sahnesine bir dönem hâkim olmuş o efsanevi kadınların izinde ilerliyor.
Annika Krump’un ilk işlerinden birinin başlığı: önce varoluşçuydum, şimdiyse el çantası taşıyıcısıyım! Kafasına el çantasını tuttururken, en fazla nasıl bir el çantası seçebileceğine karar verdiğini anlatıyor ve ekliyor; “el çantanı göster, sana kim olduğunu söyleyeyim” . Kendisini elinde akordeonla Fransız şansonlarını yorumlarken görebilirsiniz; sahne için yarattığı karakterler ve büyülü ortam çok farklı.
Roxy Müzik Kulübü bu iş için biçilmiş kaftan; mekân, atmosferi yaşatması bakımından önemli. Almanca bilmeyenlerin öncesinde şiirleri okuması ve Palma Kunkel aramasıyla internet ortamından fikir edinmesi iyi olur. Bu konser, ses-performans sanatıyla ilgilenenler için de “gesamtkunstwerk” (Wagner’in kullandığı bütüncül sanat anlayışını belirten tanım) anlayışının çağdaş bir yorumu.
Biraz Alman tozu yutmuş olanları ilginç bir gece bekliyor, küreselleşmenin baskısı altında başkaldırı niteliğinde bir performans!