Skip to content

Seyirciyi yerinden Çok eden gösteri

Talin Büyükkürkciyan

Çokluğun tanımını farklı bir ele alışla inceleyen ve sunan Ayşe Orhon’un gösterisi beklentileri kırmak üzerine kurulu bir gösteri olma özelliğini taşıyor. Gösterinin başında seyirciyle kurduğu samimi ve açıklayıcı iletişim ve yedi sanatçıyı anlatacak olmasının verdiği bagajla sahnede tekil beden içinde çokluk temsiliyeti sunan Orhon, bir süre sonra anlatının, çizimlerin ve hareketlerin yanına sahnede farklı varoluş biçimleri, normalin yanı sıra olağanın dışına çıkan garip tekinsiz bir beden de ekleyerek kişilerin çokluğunu ve anlatının çeşitliliğini gözler önüne sermekte. İlk andan itibaren seyirciyi teşhir etmesinin verdiği ipucuyla gösterinin ilerleyen zamanlarında bizleri bir sürprizin beklediği hissine kapılıyoruz.

Çok, temel olarak beklentileri yıktığı ve anlatıyı çeşitlendirip hep son anda anlatı şeklini ve çoğunlukla anlattığı kişiyi değiştirdiği için başarılı bir gösteri olmaya içkin. Gösteri kendi doğal akışını sürprizlerle sürdürdüğü için gündelikten farklı olan davranış şekli, doğalın dışına çıkıp seyirci üzerinde hipnoz etkisi bırakmakta ve başından beri teşhire maruz kalan seyirci gösterinin sonunda garipliğin arkasına gizlenen emir verişe sorgulamadan uyarak oyuncunun isteğini yerine getirmektedir. Oyun içindeki oyuna uymak bazı seyirciler için oyunun bir parçası olmaktan haz duymak olsa da diğerleri için sorgulamadan uyulması gereken bir kural olma özelliğini taşıyor.

Ulus Baker, Spinoza’nın ahlakından alıntılayarak yaptığı yorumda: Tek boyutlu insandan dışarıya çıkış –Simmel’in modern kentlinin hep maruz kaldığı “yalnızca tek bir türden uyaranlar bombardımanı” nı geriye itmek, inzivaya çekilmek ya da lanetlemek filan değil, uyaranlardan mümkün olduğunca fazla yollardan ve tarzlardan etkilenmeyi başarmak, etik, iyi karşılaşmalar örgütlemektir[1] der. Orhon da yedi sanatçıyla görüşmüş ve çalışmış olmasının etiği altında ezilmiş ve kendini onlara karşı sorumlu hissetmiş olsaydı bu tür özgürlükçü bir çalışmayı ortaya çıkarmayı başaramazdı. Onu yolundan alıkoymayan şey ve buna bağlı olarak başarısı görüştüğü sanatçılardan aldıklarını geri vermek için kendisini mecbur hissetmemiş, tersine onları kendi yaratıcılığında farklı şekillerde çoğaltarak, bazen de azaltarak değiştirmiş, gösterinin özgürlüğüne ve özgünlüğüne hizmet etmiş olmasındadır.


[1] Ulus Baker, Yüzeybilim Fragmanlar, İletişim Yayınları. 2009

No comments yet

Leave a comment