Skip to content

Posts tagged ‘Tarek Halaby’

Tarek Halaby – Bunu sırf dansçı olduğum için dans yoluyla mı söylemek zorundayım?[*]

Tarek, Yeni Dünyayı Eski Dünyayla’yla takas ettin. Bir dansçı olarak mesela, Amerika Birleşik Devletlerinde yapamaycağın şeyleri burada [Belçika] yapabiliyor musun?

Kesinlikle. Amerika’da olanaklar sınırlı. Tabii ki, P.A.R.T.S gibi koruyucu ve imkanları bol bir ortamda çalışmak gibi bir şansım oldu. Ama burada mentalite de farklı. İnsanların buradaki bakış açıları da farklı, genç sanatçılara daha fazla önem veriyorlar. Özellikle de modern dans alanında seyirci daha katılımcı. Ayrıca, New York’ta hayatta kalmaya çalışmakla meşgul oluyorsun. Suyun yüzeyinde kalmak için – o şehirdeki herkes gibi – o kadar fazla performans yapıyorsun ki… O zamanlar yazları sık sık Brüksel’e geliyordum ve burada daha rahat bir tempoyla çalışabileceğim farklı bir atmosfer hissetmiştim. Burada dansçı olarak yaşayabileceğimi ve üretebileceğimi anlamıştım ki en önemlisi de bu. Read more

Sunum-Performans: Xavier Le Roy, Ivana Müller ve Tarek Halaby

Aylin Kalem

70’li yıllarda dans/performans alanında üründen ziyade yaratım sürecini gösterme fikri oldukça revaçtaydı. Yvonne Rainer’inContinuous Project – Altered Daily adlı projesi, sahnede bitmiş bir ürün sergilemektense sadece yaratım sürecine odaklı, halka açık yerlerde sunulan ve hiç bir zaman bitmeyecek bir prova sürecinden oluşuyordu. Rainer, genel olarak bir projenin çoğu zamanının provalardan oluştuğunu öne sürerek izleyiciyle bu dilimi paylaşmanın daha mantıklı olduğu görüşündeydi. Sonuçlanmış bir iş yerine süreci paylaşmayı öneriyordu. Şimdiyse, özellikle son yıllarda “sunum-performans” kavramı koreograflar arasında ilgi çekmeye başladı. Bu tür performanslarda, ne sonuç, ne de yaratım süreci sunuluyor. Bunların yerine projenin başlangıç aşamasını oluşturan kavramsal tasarımını belirleyecek bir süreç paylaşılıyor izleyicilerle. İçinde koreografik bir tasarımı barındırabilecek bir sanallık anlayışıyla kurgu ve gerçeklik arasında sınırda dolaşan bir anlatı ortaya çıkıyor. Burada koreograf, kendi biyografisiyle, koreograf kimliğiyle ve izleyiciyle olan iletişimiyle hesaplaşıyor. Teorik alıştırmayı öne çıkararak sosyal, kültürel, tarihi ve bilimsel açılardan bedeni sorguluyor; bir konferans sunumu veya stand-up şeklinde tasarlanmış bir kurguyla alışılmış gösteri anlayışına meydan okuyor. Read more