Gezi İsyanı ve Bedensel Siyaset: Bir dansçı hareketsizleştiğinde tarihe dikkat kesilin![1]
Gurur Ertem
İngilizceden çeviri: Funda Özokçu
Hayal et, ama yapma, sol ayağınla bir adım atmak üzere olduğunu hayal et. Ne fark etti? Ayakta durmaya devam…Hayal et, ama yapma, sol ayağınla bir adım atmak üzere olduğunu hayal et. Ne fark etti? Ayakta durmaya devam…Hayal et, ama yapma, sağ ayağınla bir adım atmak üzere olduğunu hayal et… Sol ayağınla… Sağ ayağınla… Sol, sağ, sol… Ayakta dur.…Yavaşça bedeninin aşağı doğru düşmesine izin ver… İstençli bir düşüş için serbest kalmasına izin ver. Nefes al, ellerin yerde çömel, boynun rahat… Bu duruşta rahatlayabiliyor musun bir bak… Şimdi kalk.
Steve Paxton. The Small Dance, The Stand (1977)
I
Mayıs 2013 sonunda başlayıp modern Türkiye’de daha önce eşi benzeri görülmemiş büyüklükte[2] bir sivil başkaldırıya tekabül eden Gezi İsyanı yalnızca toplumsal eylemlerin değil tüm siyaset alanının bedensel boyutunu güçlü bir şekilde ortaya koydu.
Gezi Parkı olaylarının önünü açan şey kamuya ait kent alanlarının şahsi ve ticari çıkarlar uğruna kullanılarak suistimal edilmesi üzerine yükselen hoşnutsuzluğun doruk noktasına ulaşması; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dozu gittikçe artan otoriter, pederşahi tutumu ve ifade özgürlüğünün ihlal edilmesiydi. Mayıs’ın son günlerinde polisin Gezi Parkı’nda çadır kuran çevre aktivistlerine yönelen gaddarlığı milyonlarca insanı sokaklara çıkaran son damla oldu. Read more