Skip to content

Posts tagged ‘The Continuum: Beyond the Killing Fields’

Ölüm Tarlalarından Çağdaş Dans Sahnesine

 Berna Kurt

Singapur kökenli tiyatro yönetmeni Ong Keng Sen’in belgesel-performans projesi “The Continuum: Beyond the Killing Fields” (Süreç: Ölüm Tarlalarının Ötesinde) iDANS’ın programını zenginleştiren gösterilerden biri. Geleneksel dans, müzik, kukla sanatı, gölge oyunu, video sanatı, hatta sözlü tarih gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek geleneksel ve güncel sanatlar arasındaki ayrımları muğlaklaştırıyor. Sanat/siyaset, geleneksel kültür/çağdaş sanat, gerçeklik/kurgusallık eksenindeki birçok tartışmaya zemin oluşturabilecek nitelikte.

2001 yılında gerçekleştirilen ve (Kamboçya ya dahil olmak üzere) birçok ülkede sergilenen gösteri, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da iktidarda kalan Pol Pot rejiminin uyguladığı şiddeti gündeme getiriyor. Yönetmen Ong Keng Sen, projenin sahneye çıkan Kamboçyalı sanatçılara yönelik bir çeşit terapi niteliği taşıdığını belirtiyor. Çalışma sürecinin kendisini ve yaşanılan paylaşımın etik boyutlarını her zaman çok önemsediklerini belirten Sen; kendisinin sahip olduğu dışarıdan bakan, yöneten ve müdahalede bulunan “yönetmen” pozisyonunu her zaman sorguladığını söylüyor ve sanatçıları “geçmişin kurbanları” olarak sunmamak için dramaturjik müdahalelerde bulunduğunu vurguluyor. Bir sanatçı olarak işlerinin uzun ömürlü olmasını arzuladığını ama bu gösteri için farklı düşündüğünü belirtiyor: “Artık bu gösteriye ihtiyaç kalmamasını umuyorum”. Read more

Ong Keng Sen / The Continuum: Beyond The Killing Fields

Beliz Demircioğlu Cihandide

“The Continuum: Beyond The Killing Fields” olayları, tarihleri ve yerleri hatırlamakta zorlanan fakat Kamboçya’ya ait klasik saray dans ve şarkılarını hiç unutmayan 76 yaşındaki Em Theay’ın gerçek hikâyesi üzerine kurgulanmış bir eser.

Hem belgesel hem de deneysel bir performans olarak sahneye konulan işte yönetmen Ong Keng Sen, 1975-1979 yılları arasında Pol Pot yönetimindeki Kamboçya Komünist hareketi (Khmer Rouge olarak bilinen) sırasında yaşanan zorunlu çalışma, açlığa mahkûm edilme, işkence ve idam dönemini ele alıyor. Ölü sayısının yaklaşık 1,5 milyonu bulduğu, eski rejim ve sarayla ilişkisi olan herkesin öldürülecek bir hedef olarak görüldüğü dönemde çok sayıda sanatçı da hayatını kaybediyor. Gösteri sanatları ile uğraşan sanatçıların saray ile olan direkt bağlantıları nedeniyle sadece %10’unun hayatta kaldığı tahmin ediliyor. Bu %10’unun içerisinde bulunan Em Theay’in hikâyesini ve danslarını, nefesini hissedebilecek kadar yakın bir mesafede dinleyip, onun geçmişi ve şimdisiyle aynı mekânda bulunmak seyirciyi sanki bedeniyle beraber başka zamanlar arası bir yolculuğa çıkarıyor. Read more