Aydın Teker ile aKabı sürecine ilişkin…
Aylin Kalem
Sadece Berlin’den destek almadık. Lizbon’daki Alkantara organizasyonu da bize destek verdi. Organizasyon başkanı Mark Deputter’e DBM’in (Danse Bassin Mediterranée) bir toplantısında aynı kaydı gösterdim. Çok etkilendi ve destek vermeye karar verdi. Yazın bizi Lizbon’a davet etti. Dansçılarımla birlikte bir ay boyunca Lizbon’da ağırlandık ve bize çalışma koşulları sunuldu. Muhteşem bir deneyim yaşandı. Bir hafta boyunca bize bir sahne verdiler. Işıkçılar ve müzisyenlerle bir hafta boyunca ne istersen yap dediler. Bu bir ayın sonunda da CCB’de (Centro Cultural de Belém) çalışmalarımızı sergiledik. Eğer Mark Deputter bizi davet etmeseydi aKabı hala bitmemiş olacaktı. Lizbon’da çok yoğun bir dönem geçirdik. Dansçıların uğraşması gereken başka hiçbir işleri yoktu. Böylece bu işe yoğunlaşabildik.
Her gün çalışma imkanınız var mıydı?
Aslında her gün çalışamıyorduk çünkü parçanın zorluğu yüzünden üçüncü günün sonunda kaslar iflas ediyordu ve dördüncü gün dinlenmek zorunda kalıyorduk. Ara verdiğimiz günlerde dansçılar uyumak ve dinlenmek dışında hiçbir şey yapamıyorlardı.
aKabı ismi nereden geliyor?
Aslında ayakkabı. Ben kelimenin bir kısmını attım, hissi kalsın ama aslı da olmasın diye; çünkü bu parçada ayakkabının normal fonksiyonları bırakılıyor ve çok daha başka yerlere gidiliyor.
Yoğunluk’ta bedenin çeşitli bölümlerinin sınırlarının zorlandığı, nereye kadar gidilebileceğinin sınandığı bir yaklaşım vardı. aKabı’da da böyle bir yaklaşım var mı?
Evet, böyle bir yaklaşım var. Aslında bu parçayı yapma fikri Ankara’da düzenlenen ODTÜ Çağdaş Dans Festivali’nde oluştu. Bu festival dahilinde yer alan bir gösteride bir dansçı tek ayağında yüksek topuklu bir ayakkabı giyiyordu. Bu imge bende asimetri ve denge-dışı kavramlarını çağrıştırdı. Bedenin böyle bir engelle nasıl başa çıkabileceği üzerine çalışmak istedim. Yüksek tabanlı bir ayakkabı yaptırdım. Çalışmaya ilk önce bir erkek dansçıyla başladım. Bir ayak çıplak bir ayak ayakkabılı olarak beden oldukça garip şekiller almaya başladı. Daha sonra koşullardan dolayı dansçılar değişti. Ama çalıştığım tüm dansçılar gerçekten çok özeller. Hepsi de son derece cesur, yoğunlaşabilen, güçlü, denemeye açık dansçılar. aKabı hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak çok yoğun bir çalışma süreci gerektirdi.Yaptığımız çalışma her dansçının kaldırabileceği türden değildi. Çalışmaya başladığımızda anladım ki benim hayal ettiğimden çok daha farklı bir yerlere gidilebilir. Başka olasılıkların olabileceğini de keşfettim. Dansçılardan bazı hareketleri denemelerini istediğimde ilk önce bunun imkansız olduğunu söylüyorlardı. Ama aradan bir hafta geçtikten sonra belki olabilir demeye başlıyorlardı. Hatta sonunda benim istediğimin de ötesinde hareket etmeye başladılar. Dansçılar bu şekilde, teknikleri ve kas güçleri geliştikçe daha önce yapılamaz dedikleri hareketleri fiziksel olarak yapar duruma geldiler. Bu aynı zamanda onları duygusal olarak da zorladı çünkü fiziksel kapasitelerinin üzerine çıkıyorlardı.