Aradaki Çağrışımlar: Cheap Lecture and The Cow Piece

Ekin Tokel
Sahneye yerleştirilmiş iki mikrofonun arkasına geçip seyirciyi hazmedilemeyecek kadar çok sözcüğe boğan Cheap Lecture’ın yaratıcıları Jonathan Burrows ve Matteo Fargion, alanı çağrışımlarınızın sizi taşıyabileceği kadar yayılan bir meydan okumayla çıkıyorlar karşımıza. Üstelik bu meydan okumanın sırrı verdikleri “ders”in içeriğinde değil, onların bu derse karşı tavırlarında gizli.
Cheap Lecture’ın başat malzemesi sözcükler. Ancak bazen felsefi içerikli cümlelerde bütünleşen bazen de saçmalar halinde boşluğa dağılan bu sözcükler, anlamın temel taşları olarak değil, sahneye taşınan müziğin notaları olarak kullanılıyor. Sözcüklerin ellerinde tuttukları kâğıt destelerindeki partisyona sıkı sıkıya bağlı kalıyormuşçasına sese dökülmesi de; hem kendilerinin de çalıntı olduğunu beyan ettiği sözcükler üzerindeki otoritelerini yıkıyor, hem de dilin bir alıntılama olduğu teorilerine gönderme yapıyor. Sıraları geçtiğinde sahne ortasında biriken yığına savrulan her kâğıtta, geçicilikleri ve araçsallıklarıyla bu hurdalığa gömülüyor sözcükler. Sahne gerisindeki ekrana yansıtılan metin parçacıkları, sözcüklere görece kalıcı bir ortam oluştursa da, belli bir anlam takip etmeyen bu görseller, bu kez de sözcükleri eşlikçi bir fona indirgiyor.
Gösterinin ikinci bölümünü oluşturan The Cow Piece’te sözcüklere karşı bu tavır bir adım öteye taşınıyor. Çoğunlukla herhangi bir bağlamdan kopuk olarak çıkıyorlar karşımıza, hatta sıkça önceden bir anlama bağlanmamış seslerle koşut bir görev üstleniyorlar ifadede. Gündelik bir tavır içinde mikrofonlarını gösterinin başından beri sahnede bekleyen masalara doğru taşıyıp, birbirlerinden ve seyirciden kopuk birer oyun oynamaya koyuluyorlar önlerindeki oyuncak ineklerle. Sahne üstünde olup biten saçmalığı anlamlandırmanın seyircinin hayal gücüne daha da çok kaldığı bu ikinci bölümle, Burrows ve Fargion’un performansın ne olduğuna dair tavırları da belirginleşiyor.
Cheap Lecture and The Cow Piece, izlenmeye değer olana dair ön kabullerimizi sarsan bir tavır takınıyor bu noktada. John Cage’in ‘Hiçbir Şey Üzerine Konuşma’sından “çalıntı” olduğuna göre gösteri yeni bir şey söylemiyor bize. Zaman zaman seyirciyi güldürse de, gösterinin çoğunlukla sıkıcı olduğunu laf salatalarının arasında Burrows ve Fargion da dile getirdiğine göre bu durumu çok da önemsemiyorlar aslında. Daha başından bunun “ucuz” bir “konuşma” olacağını belirttiklerinde, gösterinin üstün sanatçıların seyirciye herhangi bir bilgi yöneltmesi gerektiğini reddediyorlar. Her ne kadar Pina Bausch’unkilere benzer bir iş yapmak istediklerini söyleseler de, Burrows’un ikinci bölümdeki geleneksel bir dans algısına yaklaşan hareketleri gösterinin en absürd bölümlerinden biri olduğuna göre dansı da farklı konumlandırıyorlar.
Hepsinin arasında en büyük meydan okumaysa alılmamaya gelmiş seyirciye karşı. Gösterinin başında maruz kaldığı sözcük bombardımanıyla uyanan rasyonel akıl, çabasının boşunalığı karşısında, diklenen dikkatini farklı bir arayışa yönlendirmek zorunda kalıyor. Sahnede olan gösterime dair olanın kabullerinden ayıklandıkça, gösterimden geriye seyirciye yaptıkları ve seyircinin yaptıkları kalıyor. Böylece Cheap Lecture and The Cow Piece, Ranciere’in ‘The Emancipated Spectator’ makalesindeki “cahil öğretmen” gibi seyirciyi göstergeler ormanının içine atılmaya yönlendiriyor.*
* Ranciere J. 2007.”The Emancipated Spectator”. Artforum, March 2007. (pp: 271-280) <http://members.efn.org/~heroux/The-Emancipated-Spectator-.pdf>