Skip to content

Kendinin Pastişi – Eskiyeni

Ceren Can Aydın

Yaklaşık onbeş yıldır, Türkiye’nin bağımız sanat üretme alanlarının olanaksızlığına direnen iki ismin, Filiz Sızanlı ve Mustafa Kaplan’ın, 1 Ekim 2011’de MSGSÜ Bomonti Kampüsü’nde sahneledikleri ‘Eskiyeni’ projesi, birlikte oluşturdukları bir dans repertuarının retrospektifini oluşturma çabası olması açısından ilginç bir çalışma. Üstelik bu çalışma, ikilinin eserlerini takip eden seyircilerin, kendi ‘izleme-deneyimleme’ süreçlerini de bir gözden geçirmeye, söz konusu deneyimlerini tekrar yorumlamaya sevk etmesi açısından da dikkate değer.  Bununla beraber, bir kısmını video kayıtlarından izlediğim ‘Solum’, ‘Transform’, ‘Graf’,  ‘Dolap’ isimli, yine ikiliye ait performasların izlerini göremedim; o yüzden de ‘kendi işlerinin tarihi olma iddiasının’ altınının ne kadar doldurulduğu ile ilgili kafamda ciddi soru işaretleri var. İhtimal, tüm bu dans eserlerinin ayrıntısına hakim olmadğım için böyle bir sonuca varıyorumdur; ancak TALDANS’ın web sayfasında[1] da ‘İçbükey’, ‘Transform-Action’, ‘Uyumlama’ gibi koreografiler bu esere refersans olarak  gösteriliyor.

Gelelim eserin, ikilinin özel yaşamının dökümü gibi algılanması hadisesine. Bana kalırsa bu algının önemli bir kısmı, Sızanlı ve Kaplan’ın Türkiye’de modern dansla ilgilenen küçük bir komünitenin dansı deneyimleme sürecinde, sadece dançı olarak değil eğitmen, yer sağlayıcı, vb. nitelikleriyle de önemli bir niş noktasıda bulunmalarıyla ilgili. Oysa eser bütününde,  herhangi ilişkideki iktidar olgusuna yaptığı göndermeler, kendi yerinin, yöresinin sınırlarını zorlamalar, teslim olmalar, olamamalarla ilgili son derece evrensel göndermeler içeriyor. En basit ifadesiyle, ‘o yemyeşil ve masmavi ülkede, sahilde ahşaptan bir evde oturarak, rengi pembe, çiçeği manolya, neşeli bir festival’ havasında ilişki(ler) inşa etmek mümkün mü?’ diye soruyor. Üstelik bana kalırsa eser,  konuştuğumuz lisan anlamında ‘dil’i kullanmamış olsaydı, daha soyut bir düzeyde de olsa benzer soruları soruyor olurdu. Bununla beraber kuvvetli bedenler ve iyi kondisyon gerektiren bir performansı icra ederken ‘söz’le hemhal olma çabasını heyecan verici buluyorum. Ancak kontekst anlamı bu kadar belirlerken, araya giren ‘söz’, bir dizi incelikli,yaratıcı daha da önemlisi estetik anın hakkınca deneyimlenmesini engelliyor.

İmgelemimimde, kağıt balyası örneğinde olduğu gibi, kum sarısı bir küre, açıldıkça bana sırlarını ifşa edecek,  köpük köpük deniz dalgalarına, dalgaların uğultusuna belki de  kristal bir yorgana dönüşecekken, yalnız kendine benzeyen pek çok estetik ‘an’ gibi, senkronize kullanılmadığı halde,  ‘Summertime’ melodisine bağlanarak, eseri hakketmediği kadar metonimik (mecaz-ı mürsel) bir anlamlar dizisine hapsediyor. ‘Eskiyeni’ olsa olsa yaratıcılarının kendi sanatsal deneyimlerinin bir pastişi olmaktan öteye gidemiyor.


2 Comments Post a comment
  1. Yulaf Paşa #

    Sanıyorum ki, eleştirinin ilk paragrafında okuduğum ve kendi içinde çelişen durum parçayı tamamen yanlış okumana, algılamana sebep olmuş. (Bahsettiğim çelişki, parçada şunu, şunu göremedim deyip, sonra da referans verip parçanın hangi eski-parçaları kullanarak yapıldığına değinmen).

    10/10/2011
  2. Retrospektif, daha çok plastik sanatlarda kullanılan bir kavramdır. Retrospektif bir sergi, sanatçının yaptığı işlerin niteliğini en iyi temsil eden, farklı dönemlerinden seçmeleri içermelidir. O sanatçının dünyasını daha iyi anlayalım, geçirdiği değişiklikleri görelim ve farklılıklarını anlayalım diye yapılır. Festival programında ’97’den bu yana birlikte çalışan sanatçılar, kendi tarihlerini yorumluyorlar’ deniyor. Halbuki yalnız 97-2000 yılları arasında yaptıkları işler Eskiyeni’de. Dolayısıyla o paragrafta anlatılmak istenen de odur. Tam da o yüzden, bu ‘retrospektif’e dahil edilmeyen işlerden bahsedilmiştir. Bu y’azıya yorum almış olmak çok sevindirici. Ama sanıyorum size ‘Okudunuğunuzu anlamamışsını’ desem çok hoşunuza gitmez. Birilerimiz ‘yanlış ve doğru’ algılamaları sabitleyeceksek, o zaman ‘eleştirel çaba’ diye bir yazın oluşturma çabası nafile olur; çünkü orada eleştiri adabı yoktur.

    10/10/2011

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: