Skip to content

The Ballet of Sam Hogue and Augustus Benjamin üzerine… “Biz Böyleyiz!”

Hande Özelsancak

Beşiktaş’ta, akan şehrin içinde iki gün boyunca Belçikalı Thomas Steyaert ve Portekizli Raúl Maia sabah, öğle, akşam sokaktaydı. Canlarının istediği yeri buldular. Aralarında belki200 metrebulunan sanatçılar bedenleri arasında bir enerjiyle hareket yarattılar. Elektrik akımına benzettiğim hareketler ve aralarındaki etki tepkilerle birbirilerine gelmeye başladılar. The Ballet of Sam Hogue and Augustus Benjamin adlı gösteride kendi zaman ve ritimlerini oluşturarak bedenlerinde, noktası görünen, kesik, kısa hareket dizgesi doğaçladılar. Bir yerden bir yere giderken zaman içinde yaşanan komediyi, durgunluğu, arayışı, kendi oluşturdukları kısa kesik noktalı hareketlerin içinde bulduk, gördük. Yer yer müthiş birer clown’a dönüşen sanatçılar, yer yer yollarına son derece ciddi devam ettiler.

Performansı izlerken dans sanatçısı Talin Büyükkürkciyan da onların doğaçlamalarına katıldı ve sokağın ne olacağı kestirilemeyen doğasına daha yaraşır bir performans oldu. Talin onlara katılınca hareket dizgesinin tam olarak şimdiki zamanda kurgulanmadığını da anladım. Dansçılardan biri Talin ile kontak kurduğu sırada, diğeri hareketi kendi içlerinde devam ettirmeye zorladı. İzlemeye yaraşır şimdiki zaman sürprizi oldu bize de.

Ve yaşayan kentin göbeğindeki bu çok iyi iki sanatçının performansı sırasında, çevredeki insanlar en azından bakmadı bile, bir çoğu, hemen hemen hepsi. Bakanların verdiği tepkiyi yazacağım ama kimseyi suçlamak istemiyorum, tüm bunların onların da suçu olmadığını düşünüyorum. Bakanların verdiği tepki, sokaklarda yaşayan, akli dengesi yerinde olmayan insanlara duyulan korkuydu. Yoldan geçerken dansçıya çarpanın kime çarptığına bile bakmaması, bebeğini arabasında gezdiren kadının arabayı onlardan uzağa çekmesi, simitçinin dansçının yanından geçerken simit arabasını performans haline getirdiğine dair en ufak bir fikri olmayışı kusursuz bir mekaniğin işleyen parçalarıydı adeta. Bu performans sırasında duyarsızlaşmayı sindire sindire izledim. Onlardan korkanların da suçu yok, kendimizi korkarak koruyabiliyoruz artık. Mekaniğimizin motivasyon, hareket noktasıdır belki de. Hayretler içinde izlediğim bu iki gerçeklik öyle uyumluydu ki… Sokaktaki insanların estetize edilişlerinden kaçışı, kendi telaşlarına odaklı, aynı şeyi tüm gün şaşmaz bir ritmde tekrarlayan minibüs şoförü, aynı yolu aynı saatlerde, aynı amaçla geçen, ritmi aksatmayan hepimiz için dans ettiler.  Ultima Vez’in bu iki müthiş dansçısı Thomas Steyaert ve Raúl Maia’nın çok beğendiğim “The Ballet of Sam Hogue and Augustus Benjamin” gösterisinin tümünü, oluşturdukları beden dillerini icraları bakımından öneriyorum. Performansı http://vimeo.com/26539309 linkinden izleyebilirsiniz. Başlarken, harikalarını izlemek için

acele etmeyin sabırlı olun lütfen.

One Comment Post a comment
  1. Atilla KILIÇ #

    Güzel bir yazı olmuş, tebrikler.

    28/06/2018

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: