Skip to content

Metamorfozlar

Marlene Monteiro Freitas Guitnche adlı solosunu iDANS kapsamında 18 Ekim akşamı sahneledi. Geçirdiği bir dizi metamorfoz ile izleyici yerine çakan sanatçı, Gurur Ertem’in performansla ilgili sorularını yanıtladı.

Gurur Ertem: Performansınızda yarattığınız ve “Guintche” adını verdiğiniz kimlik Josephine Baker’ı, özellikle de Danse Sauvage’da (1927) yarattığı görünümü andırıyor. Baker döneminin en etkili isimlerindendi; sivil haklar ve ırkçılık karşıtı hareketlerde aktif olarak yer almış ve erotik danslarıyla ve kabare dansçılığıyla sömürgeci bakışa parodik bir biçimde karşı koymuştu. Bu akrabalık hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin de benzer kaygılarınız var mı?

Marlene Freitas: Bir seferinde bir gazeteci performansımla ilgili “tekinsiz” sıfatını kullanmıştı ve gerçekten de fark ediyorum ki bu “tekinsizlik” çalışmalarımda sürekli araştırdığım bir şey. Aynı anda hem bir başkasına, apayrı birine dönüşmek ve yine de tamamen kendim olarak kalmak… Bundan dolayı (M)imosa’da Prince oldum; Guitnche’de mekanik bir dansçı oldum;  a Seriedade do Animal’da Bertolt Brecht’in Baal’ini oynarken hiyerogliflere dönüştük;  hatta geçenlerde Chaignaud+Bengolea’nın oyununda Nereid’a dönüştüm. Bazı durumlarda belirli bir kimliği canlandırabiliyorum ama sanırım ilgimi çeken kendim olarak kalmaya devam ederken apayrı birine dönüşmek. Bu teatral ve bildik anlamda birini canlandırmak değil ama daha çok Jean Rouch’un Les Maitres Fous filmindeki gibi insanların başka birine dönüşebilmesi gibi .

Erotik-parodik öğe, performansı/şovu yoğunlaştıran bir noktaya getiriyor ve seyircinin hatıralarını ve hayalgücünü tetikliyor. Bilinçli olarak Baker kimliğini yeniden canlandırmaya çalışmasam da, ama orada, sizin görmüş olduğunuz gibi, Baker ile benim performansım arasında bir parallelik var, olabilir, bu önerinizi kabul ediyorum.

Baker’daki siyasi çizgiye gelince; evet görüyorum ve estetik bir bakış açısından kendimle özdeşleştirebiliyorum. İyi bir performansta neyin olup neyin olmayacağına dair önkabullere meydan okumuştu Baker. Bu tarz bir estetik/politik ile ilgileniyorum tabii ki. Bunun özel nedenlerine gelince ise, onunkinin de benimkinin de, emin değilim.

Avrupa sahensinde çok kuvvetli ve yetenekli bir dansçı olarak beğeni topladınız ve Emmanuelle Hyunh, Boris Charmatz gibi önemli koreograflarla çalıştınız. Dansçılıktan koreograflığa geçiş nasıl oldu, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Birlikte çalıştığım herkes beni bir şekilde etkilemiştir. Çok yakın hissettiğim koreograflardan biri  Loic Touzé’dir. Onun çalışma yöntemi ve yönelimlerini benimsiyorum. Tüm bu etkilenimlerle beraber bir belgesel, bir sergi, bir tiyatro performansı, hayalgücümü besleyen şey çok farklı alanlardan gelebiliyor;  yalnızca danstan veya başka koreograflarla karşılaşmalardan değil.  Her zaman koreograf olarak çalıştım aslında, ortalama olarak her yıl yeni bir eser ürettim. Ama bir yandan da, hayatımı bununla kazanmıyorum, bir yandan da performansçı olarak çalışmayı ve başka çalışma biçimleri tarafından zorlanmayı da koreogrfi yapmak kadar seviyorum. Koreograf olmak tamamıyla bireysel bir tercih olmadığı gibi kaynaklarla ilgili bir mesele de değil: önemli olan başkalarının yaptığınız şeyde bir ilginçlik ve alaka görmesi ve desteklemesidir. Seyirciden olumlu bir geri bildirim alırsam pratiğime koreograf olarak devam etmek isterim. Geömiş için değil şimdiki zaman için ve gerçek insanlar için onların hayal gücünü harekete geçirmek için eser yaratmak isterim.

Lizbon’un çoğunlukla Afrika kökenli işçilerin yaşadığı gecekondu mahallesi Cova da Moura’da “dans dersleri istemiyoruz; prova yapmak istiyoruz” fikriyle halka birlikte bir proje geliştirmişsiniz. Bu projeden biraz bahsedebilir misiniz ve sizing için bu tarz community projeleriyle uğraşmanın riski nedir?

O mahallenin nüfusunun büyük bölümünü Yeşil Burun Adalılar oluşturuyor ve orası aynı zamanda benim memleketim ve proje de bu şekilde dahil oldum. Projenin tipik bir mahalle profili vardı. Buradaki atölye çalışmalarına katılan çocukların ilgi alanları ve yetenekleriyle başladık ama aynı zamanda onları Lizboon’daki daha oturmuş tiyatrolara ve dans mekanlarına götürerek ve birlikte yaptığımız söyleşilerin fragmanlarına dayanan dans parçaları yaratmayı da önererek zorlamak da istedik, vs. Maalesef bazı tarih çakışmalarından dolayı tamamen geliştiremedim. Eğer yeniden böyle bir proje geliştirme şansım olursa kesinlikle değerlendiririm. Bu tarz karşılaşmalar her iki taraf için de çok ödüllendirici oluyor.

No comments yet

Leave a comment