Skip to content

Radyodan Yükselen Ezan Sesinin Mekanik Tadı

Nesli Kayalı

Rimini Protokoll alternatif tiyatro sahnesinde “zamanın tiyatrosu” olarak bilinen tiyatro hareketinin öncüleri olarak tanınan Alman kökenli bir oluşum. Belgesel tiyatronun gerekliliklerini sahnede oyuncularla değil ‘uzman’ olarak adlandırdıkları toplumsal rollerini sergileyen gerçek bireylerle yerine getiriyorlar. 4-5 Ekim tarihlerinde iDANS’ın 6.sürümü kapsamında Haliç Kongre Merkezi’nde sergiledikleri Radio Muezzin adlı oyunları da belgesel tiyatronun başarılı örneklerinden biri.

Oyun üç müezzinin ezan okumasıyla başlıyor, fakat bu kez ibadet etmeye değil sesleriyle izleyiciyi kendi hayatlarına davet ediyorlar. Sahnedeki Mısırlı müezzinler nasıl müezzin olduklarını, yaşadıkları yerleri, gündelik hayatlarını, işleriyle kurdukları ilişkiyi bizlere gösteriyor. Bir yandan yansıtılan üst yazılarla İslami ritüelin parçası olan okudukları bazı ilahilerin ve ezanın anlamını paylaşıyorlar. Yoğun ve etkili bir biçimde seyirciyi kendi hayatlarının içine alıyorlar.

Sonra sahneye başka biri giriyor. Müezzin değil. İlk tepki küçük bir şaşırma. Kişisel tarihi onu elektroniğe yöneltmiş. Bize radyoların mekanda bulunan bir vericinin aktif edilmesiyle nasıl herkesin elinin altında olan hoparlörlere dönüşebileceğini gösteriyor.

Sonra dördüncü bir müezzin giriyor sahneye. Diğer üç müezzinden giyimiyle, duruşuyla, sesiyle ve nihayet paylaştığında kişisel hayatıyla çok ama çok farklı. Hatta bir çeşit tezat oluşturduğunu bile söyleyebiliriz. Diğer müezzinlerin basit, küçük, sıradan, normal, mütevazi, fakir hayatlarının yanında kendisi epeyce ünlü ve zengin. Bütün bunları iyi kurgulanmış ardaşık sergilenen iki müezzinin konuşmasında gösterdikleri fotoğraflardan, anılardan ‘görüyoruz’. En sonunda sadece hayatıyla değil “seçilmiş” olmasıyla da diğer müezzinlerden farklı olduğunu anlıyoruz.

Türkiye’de 1990’larda uygulanmaya başlayan fakat günümüzde uygulamadan kalkmış olan “merkezi ezan” sistemine Mısır’da Mübarek yönetiminde geçilme kararının alındığını ve devrimden sonra yeni yönetimin de bu uygulamayı devam ettireceğini öğrendiğimizde; o ana kadar tanık olduklarımız da o andan sonra tanık olacaklarımız da değişime uğruyor. İçine girdiğimiz hayatların karşılarına çıkan bu kararla dayatılan değişimin ve kişisel sorgulamalarının izini sürmeye başlıyoruz. Duygusal hezeyan yaratacak hiç bir durum sergilenmiyor karşımızda. Sadece  gerçekler. Bu bilgilerle ne yapacağımız, ne hissedeceğimiz, ne düşüneceğimiz tamamen bizim elimizde.

Camilerden birbirine karışarak çoğalan ve kültürel bir olguya dönüşen ezan seslerinin artık radyodan duyulabilen, günlük olarak değişen tek bir müezzinin sesine dönüşmesi sürecinde olan bir toplumun; mikro ölçekte tanık olduğumuz hayatlar üzerinden bireylerini makro ölçekte kültürel olgunun değişimi üzerinden toplumsal etkisini sorgulama sorumluluğunu almış bireyler olarak salondan çıkıyoruz ama sahne kararmadan önce hoparlörden yükselen özel bir sesin mekanik tınısı kulaklarımızda asılı kalıyor.

No comments yet

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: