Skip to content

Posts from the ‘Makale / Article’ Category

Teknik, Gelenek ve “Etnik Dans”

Gurur Ertem

I Am a Demon [Ben Bir Şeytanım], çağdaş dans seyircisi için geleneksel Khon [1] dans geleneğini dönüştürüyor ve sorgulayarak yorumluyor. Festival kapsamındaki Derviş (Ziya Azazi) ve 1-9-4-7 (Tadashi Endo) gibi diğer bazı işlerde olduğu gibi, tarihle, gelenekle ilişki kuran ve böyle bir ilişki kurmanın muhafazakâr bir tavır olması gerekmediğini gösteren, yenilikçi sanatsal ifadelerin de tarihsel önkoşullar tarafından belirlendiğini ima eden bir eser. Aynı zamanda eser izleyiciden, Khon dans tekniğini kusursuz şekilde icra edebilmenin gerektirdiği sabrı, Hollywood-stili “hızlı editing”e alışarak tükenmeye yüz tutmuş konsantrasyon kapasitemizi zorlamamızı talep ediyor. Read more

Felsefi bir Dans: “a mysterious Thing said e.e.cummings”

Ayrin Ersöz

“Mantero koreograflığa başladığından bu yana kafasında sürekli olarak tekrarladığı soru şuydu: Yaşam karşısında anlamlı bir şekilde sahici duran bir dans eseri yaratmak nasıl mümkün olabilir? Bu soruya verdiği yanıtlar Mantero’yu “felsefi” olarak tanımlamayı sevdiği dansa götürmüştür.”[1]Dansın özüne, tekniğe ve stile dayalı hareketi yerleştiren modern dansa karşı Avrupa’da özellikle 1980’lerden sonra dansı, gösterişe dayalı unsurlarından arındırmak isteyen bazı bağımsız dansçıların öncülüğünde başlayan tekbenci, daha az harekete dayanan, daha dingin ve hızı önemsemeyen yeni ifade biçimleri arayan, bedeni dilsel malzeme sayan, siyasal önerilerde bulunan ve ideal beden yerine ‘açık beden’i sunan indirgemeci yaklaşımın temsilcilerinden olan Vera Mantero 90’lı yılların önemli koreograflarındandır. 1996 yılında Josephine Baker’den esinlenen 20 dakikalık bir solo yapması için aldığı davet üzerine gerçekleştirdiği “a mysterious Thing said e.e.cummings” Portekizli dansçı, koreograf ve performansçı Mantero’nun uluslararası üne sahip eserlerindendir. 1920’li ve 30’lu yılların Fransa’sında çok ünlenmiş olan Afrika kökenli ‘siyahi’ Amerikalı performansçı Josephine Baker’ın ikonikleşen imgesinin yeniden tasarlanması üzerine inşa edilen bu eser Avrupa’nın sömürgeci, ırkçı geçmişine ve bugününe bu yeniden imgeleştirme üzerinden verilen eleştirel bir karşılıktır. Kendi sömürge halklarını uygarlaştıracak en uygun politikanın onları Fransızlaştırmak olduğu öne sürülen 1920’ler Fransa’sında çalışan Amerikalı ‘zenci’ şarkıcı, müzisyen ve dansçılar, renkli tenli ‘primitif’ insanların da ‘renk’lerini koruyarak Batı uygarlığına uyum sağlayabilme kapasitesine sahip olabileceğini kanıtlayan örnekler olarak görülürler. Paris’te negrofili hummasının yaygınlaştığı ve primitivizmin dönemin artistik modası olduğu bu yıllarda e.e. cummings Baker için bu eserin adına kaynaklık eden “…a mysteriously unkillable Something, equally non-primitive and uncivilized, or beyond time in the sense that emotion is beyond arithmetic.”[2] ifadesini kullanır. Read more

Buto ve Tadashi Endo

 Ayşın Candan

Buto, Japoncada “yer dansı” anlamına gelen bir sözcük. Japonya’nın dışında de giderek sıkça karşılaşılan bu avantgarde gösterimi Japon tiyatrosunun geleneksel türleriyle karıştırmamak gerekiyor. Her ne kadar klasik No ile daha yakın dönemlerde, 17. yüzyıl burjuvazisinin Kabuki’sinden pek çok şey ödünç almış olsa da Buto, çağımızın bir ürünü.

İlk buto öreği 1959’da türün yaratıcısı olarak bilinen Hijikata’nın (1928-1988) imzasıyla icra edilmiş. Hijikata’nın daha sonraları birlikte çalıştığı Kazuo Ohno (d. 1906) türün gelişimine kendine özgü katkılarda bulunmuş. Hijikata’nın ilk dansları grotesk ve karanlıktı, cinsel sapkınlık içeriyordu. Ona karşılık Ohno daha tinsel ağırlıklı, “havadar”, ışığa ve aydınlığa yönelen bir biçem geliştirdi. Bugün Batı’nın büyük kentlerinde, ABD’de dans ve tiyatro okullarında Japonya’da olduğundan daha geniş çaplı bir uygulama alanı bulan buto’nun bü yüzden iki farklı yönelimi var. Hijikata’nın daha karalık biçemi ile Kazuo Ohno’nun yaratıcı sentezlere açık anlayışı daha sonraki kuşak üzerinde etkili oluyor. Buto’nun düşünsel art alanında gerçeküstücülük, Genet, Artaud, de Sade gibi okumalar, ünlü Japon ozan Mishima’nın etkileri vardır. Dışavurumcu Alman dansı, Mary Wigman ‘ın deneyleri, Chi-Kung, Tai-Chi gibi disiplinler de buto yaratıcılarının esinlendikleri alanlardır. Read more