Skip to content

Posts from the ‘Damla Ekin Tokel’ Category

ÇOK’u Yanlış Anlama

Ekin Tokel

iDANS kapsamında 8 ve 9 Ekim 2011 tarihlerinde garajistanbul’da gösterilen; yapım, yönetim ve performansını Ayşe Orhon’un üstlendiği ÇOK, broşüründe çeşitli alanlardan İstanbullu çağdaş sanatçıların icracının bedeninde temsil edilmesine dair bir deneme olarak tanıtılıyor. Bu ön bilgi, sahnedeki bedenin olasılıklarını ve sınırlarını zorlayan bir çeşitliliğe, bu tekil ortamın –bedenin- çoğul imkânlarına dair bir “beklenti”yi de salona alıyor seyircilerle beraber.

Read more

Sessizliğin tadı…

Ekin Tokel

Portekizli tiyatro topluluğu Mundo Perfeito’nun If a window would open oyunu hayali olduğu kadar hayret uyandıracak derecede de tanıdık haber bülteni görüntüleriyle açılıyor. Oyun, bu geniş ekranın önündeki sandalyelere oturmuş dört oyuncunun seslendirmeleriyle, bu vakayı beklenmedik bir deneyime çeviriyor.

Sıradan haber görüntülerinin, uyumsuz seslendirmelerle şekillendirilmesi anlam üretimini sese yüklerken, oyunun dağarcığında ses ve dilin koşut kullanımı belirginleşiyor. 2039 tarihli haber bülteni felaketlerle ve kaotik gelişmelerle dolu distopik bir panoromayı, gelişmelerin dilde yarattığı etkiye sarmalayarak sunuyor.  Bir yandan seller, kasırgalar, geri geri giden arabalar, havaalanlarını basan hedefsiz yolcularla sistem kaosa sürüklenirken, dil de bazı sözcüklerin anlamının değişmesi, aforoz edilmesi süreçlerinde çözülmeye başlıyor. Bireylerin ses senkronunu yitirmesiyle ilerleyen salgın, dilin bireylerin öz ifadelerini kurmadaki yetersizliğine işaret ediyor. Politikacıların “Bilmiyorum” beyanatlarıyla yükselen kriz, yeni bir dil üretme atılımlarıyla bastırılmaya çalışılsa da, giderek yayılan sessizlik salgının önüne geçilemiyor. Oyuncuların çocukluk ve gençlik dönemlerinden aktardıkları seslerine dair hikayelerle, sesin bireyin toplumsallaşma sürecindeki etkin konumunun altı çizilirken, sessizlik de toplumsal ve dilsel düzene karşı bir direniş olarak belirlenmiş oluyor. Read more

Aradaki Çağrışımlar: Cheap Lecture and The Cow Piece

Ekin Tokel

Sahneye yerleştirilmiş iki mikrofonun arkasına geçip seyirciyi hazmedilemeyecek kadar çok sözcüğe boğan Cheap Lecture’ın yaratıcıları Jonathan Burrows ve Matteo Fargion, alanı çağrışımlarınızın sizi taşıyabileceği kadar yayılan bir meydan okumayla çıkıyorlar karşımıza. Üstelik bu meydan okumanın sırrı verdikleri “ders”in içeriğinde değil, onların bu derse karşı tavırlarında gizli.

Cheap Lecture’ın başat malzemesi sözcükler. Ancak bazen felsefi içerikli cümlelerde bütünleşen bazen de saçmalar halinde boşluğa dağılan bu sözcükler, anlamın temel taşları olarak değil, sahneye taşınan müziğin notaları olarak kullanılıyor. Sözcüklerin ellerinde tuttukları kâğıt destelerindeki partisyona sıkı sıkıya bağlı kalıyormuşçasına sese dökülmesi de; hem kendilerinin de çalıntı olduğunu beyan ettiği sözcükler üzerindeki otoritelerini yıkıyor, hem de dilin bir alıntılama olduğu teorilerine gönderme yapıyor. Sıraları geçtiğinde sahne ortasında biriken yığına savrulan her kâğıtta, geçicilikleri ve araçsallıklarıyla bu hurdalığa gömülüyor sözcükler. Sahne gerisindeki ekrana yansıtılan metin parçacıkları, sözcüklere görece kalıcı bir ortam oluştursa da, belli bir anlam takip etmeyen bu görseller, bu kez de sözcükleri eşlikçi bir fona indirgiyor. Read more

Dalga Dalga Müzik, Dalga Dalga Hareket

Ekin Tokel

Belçikalı koreograf Anne Teresa de Keersmaeker’in 1982’de ilk gösterimi yapılan ve bugün hala sergilenmeye devam eden “Fase, Steve Reich’ın Müziğine Dört Hareket” koreografisi, adının da yansıttığı bir yalınlık içinde, müziğin ve hareketin yarattığı etkiyi aydınlatan bir bütüne ulaşır. Read more